11 Haziran 2012 Pazartesi

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET


          Aşağıdaki yazım Workshop Dergisi'nin Mayıs-Haziran 2012 sayısında yayınlanmıştır, kaynak gösterilmeden kullanılmaması rica olunur...  

        Aile içi şiddet, futbolda şiddet, trafikte şiddet, öğretmene, sağlık personeline yönelik şiddet; gündelik hayatın her alanına yayılmış bir şiddet olgusu söz konusu. Şiddetin toplumsal hayatımızı kuşattığı, hatta bir epidemi haline geldiğini söylemek pek de abartılı olmasa gerek. Ve tabii son kertede şiddeti yani savaşı da unutmamak gerekli… En temel olarak özel ve kolektif şiddet tipolojisi ile ele alınabilecek şiddet; toplumda yaşanan dönüşümlere paralel olarak daha yaygın hale gelmekte ve nedensel olarak da çeşitlenme göstermektedir.  

Şiddetin tanımı muğlâktır. Sosyolog Ali Ergur şiddetin tanımının muğlâk kalmasını kavramsal bir boşluk olarak değil, ideolojik bir mesele olarak değerlendirmektedir. Öyle ki şiddetin bu tanımlanamazlığı, şiddeti meşrulaştırmanın başka bir yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet bağlamında da çıkış noktası olarak ele alınan tanımlamalar da görecelilik ve muğlâklık içermektedir. WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) tanımına göz atalım: “Şiddet; kişinin kendisine, bir gruba ya da topluma karşı yöneltilen yaralama, ölüm, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu ya da yoksun bırakma ile sonuçlanan ya da sonuçlanma olasılığı yüksek, kasıtlı fiziksel güç ya da yetki kullanımının gerçekleştirilmesi ya da tehdididir”. Bu tanım dünyanın pek çok ülkesinde şiddet ile mücadelede temel olarak ele alınmaktadır. Bu tanımın yanı sıra Avrupa Komisyonu’nun “iş ile ilgili şiddet” tanımı da özellikle son yıllarda sağlık çalışanların yönelik artan şiddet ile mücadelede Avrupa ülkelerinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. İş ile ilgili şiddet; “kişilerin işleri ile ilgili durumlarda istismar, tehdit edildikleri veya saldırıya uğradıkları; güvenlikleri, iyi-olma halleri ve sağlıklarına yönelik açık ya da örtülü olaylara atıfta bulunmaktadır”.  Bu tanım, istismarın da şiddet tanımına dâhil edilmesi açısından farklılık göstermektedir. Tanımların çeşitliliği ve muğlâklığı hiç şüphesiz ki istatistikleri de etkileyecek, araştırma sonuçları değerlendirirken hangi tanımdan yola çıkıldığı önem kazanacaktır.