Aşağıdaki yazım Workshop Dergisi'nin
Temmuz-Ağustos 2012 sayısında yayınlanmıştır ve sağlık enformasyonu üreten/ileten kurum ve kuruluşlar için bir “Sosyal Medya
Rehberi” oluşturulması çağrısını içermektedir... Kaynak gösterilmeden
kullanılmaması rica olunur...
Yukarıdan aşağıya tek yönlü enformasyon iletimi, medya ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte internetin çok daha dinamik,
etkileşimli ve de tartışmaların çevrimiçi süregittiği bir biçim aldığı yeni bir
modele yerini bırakmıştır. Öyle ki internetin Web 1.0’dan (monolog), Web 2.0’a (diyalog)
“atlaması” ile artık sadece tüketen değil, üreten ve tüketen ziyaretçi söz
konusu olmuştur. Tabii burada hemen hatırlatmakta yarar var; sağlığın hassas ve
kendine has özellikleri olan bir hizmet alanı olması nedeniyle, sağlık
iletişiminde hedef kitlelerin birer tüketici olarak değil de “hasta”, “sağlık
enformasyonu/hizmeti arayanlar” ya da daha basitçe ifade etmek gerekirse birer
“birey” olarak ele alınması yerinde olacaktır. Sağlık hizmetleri pazarlaması ve
iletişiminde ise bireylere çıkar odaklı yaklaşılmaktadır.
Kamu sağlığının en dinamik alanı olan sağlık iletişiminde artık enformasyon sadece
bir noktadan tek yönlü olarak gönderilmemekte, diyalogu mümkün kılan,
kolaylaştıran ve hedef kitleden geri-beslemeyi almaya önem veren bir yapılanma
ile dolaşıma girmektedir. Facebook, Twitter, MySpace, LinkedIn ve Flickr gibi
sosyal ağ ve sosyal paylaşım siteleri üzerinden sanal toplulukların kurulması
ile paylaşılan ilgiler üzerinden sağlık enformasyonu arayanları ve sağlayanları
buluşturan bir ortam oluşmuştur. Sosyal medya her geçen gün katılımcılarını,
ilgi ve kullanım alanlarını arttırarak özellikle de sağlık enformasyonun önemli
bir kaynağı olma yolunda ilerlemektedir. Sosyal medyanın sağlık enformasyonu
üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri hiç şüphesiz ki henüz üzerinde yazılıp
çizilmesi için oldukça yeni bir alandır. Aşağıda sosyal medyanın sağlık
iletişiminde ve sağlık hizmetleri iletişiminde nasıl etkin kullanılabileceği
ile ilgili ipuçları iletilmeye çalışılmıştır.
CDC (Centers For
Disease Control and Prevention) tarafından yayınlanan “Sağlık İletişimi
Uygulayıcıları İçin El Kitabı”nda sosyal medyanın ve diğer iletişim
teknolojilerinin sağlık iletişimi üzerindeki olumlu etkileri şöyle ifade
edilmektedir:
o Sağlık ve güvenlikle ilgili enformasyonun potansiyel etkisini ve zamanında yayılmasını arttırır, enformasyon
paylaşımını kolaylaştırmak için hedef kitle ağlarını güçlendirir.
o Daha geniş, daha çeşitli hedef kitleleri kapsayacak şekilde erişimin
yayılmasını sağlar.
o Belirli hedef kitlelere daha kolay tasarlanabilecek ve
hedeflendirilebilecek sağlık mesajlarını bireyselleştirir ve güçlendirir.
o Etkileşimli iletişimi, bağlantı kurmayı ve kamusal yükümlülüğü
kolaylaştırır.
o İnsanları daha güvenli ve sağlıklı karar almaları için güçlendirir. Sosyal
medyayı sağlık iletişim kampanyalarına dâhil eder.
Yukarıda belirtilenlere ek
olarak sağlık hizmeti sağlayanlar açısından sağlık kuruluşlarının web siteleri, sağlık enformasyonu içeren diğer
web siteleri (örn. doktor veya ebelik uzmanlık grupları), doktorların kurumsal/bireysel web siteleri,
bloglar, sağlık ürünlerine erişim, çevrimiçi destek grupları, video gönderimler gibi araçlarla sağlık
iletişimi ve sağlık hizmetleri iletişimi yeni bir boyut kazanmıştır.
Sosyal medyada sağlık
hizmeti sağlayanları bekleyen riskler ise hasta mahremiyetinin ihlâl edilme
potansiyeli (örn. hastaların kişisel bilgilerinin satılması), uygun olmayan baskı yapılması (örn. ürün
promosyonu), yasa ve etik
kurallara uyulmaması (örn. telif gibi), profesyonel ve özel yaşamın birbirinden ayrılmaması olarak ifade
edilebilir.
Sosyal medyada doğru sağlık
iletişimi için aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gereklidir:
o Sadece tek yönlü enformasyon iletimi için değil, diyalog amacı ile kullanılmalıdır.
Öte yandan sağlık hizmetleri ve ilaç
firmaları açısından baktığımızda ise; ilaç şirketlerinin ürün promosyonu,
hastalık/sağlık ile ilgili farkındalık yaratma ve özellikle de hükümet ile
ilişkileri de içine alan konularda soysal medyayı kullanmakta olduklarını
görmekteyiz. İlaç şirketleri veya sağlık hizmetleri yapan özel kuruluşlar
tarafından sponsorluğu yapılan hasta grupları(ör. Crohn ya da MS hastalarının
bir araya geldiği topluluklar) da en sık kullanılan sosyal medya
stratejilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada ABD’de Ağustos
2011’de Facebook’un, ilaç
firmalarının sayfalarına kullanıcılar tarafından yapılan yorumları silme
seçeneğini kaldırması üzerine pek çok ilaç firması Facebook hesaplarını kapattıklarını ve FDA’in (Federal Drug
Administration) belirli bir sosyal medya rehberi olmaması nedeniyle bunu
yaptıklarını ifade ettiklerini de belirtelim. Ülkemizde özel hastanelerin
geleneksel medyadaki tanıtımlarına getirilen yasal sınırlandırmaların
neticesinde de henüz yeterli düzenlemelerin yapılmadığı sosyal medya; henüz tam
anlamıyla nasıl kullanılacağı, nasıl gözlemlenip, nasıl etkisinin ölçümleneceği
üzerinde yeterince kafa yorulmamış bir ortam niteliğindedir.
Yukarıda belirtilen hususları göz önünde bulundurduğumuzda sağlık
enformasyonu üreten/ileten kurum ve kuruluşlar için bir “Sosyal Medya Rehberi”
oluşturulması yerinde olacaktır. T.C. Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği,
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, TÜHİD, Reklamcılar Derneği, Özel Hastaneler ve
Sağlık Kuruluşları Derneği ve Hasta Hakları Derneği gibi paydaşlar bir araya
gelerek; öncelikle regülasyonlar ve nihayetinde de etik ilkeler konusunda fikir
alışverişinde bulunmalıdırlar. Ortaya konulacak rehber, teknolojideki hızlı
ilerlemeler göz önünde bulundurularak güncellenmelidir.
Kaynakça
Debroah Glik, “Shifting Gears: How
Social Media is Helping Redefine Health and Risk Communication”, UCLA
Webinar, 16 Kasım 2011.
Simon Sikorski,“Rise of Digital Doctor: Health Care Social Media
Infographic”, http://www.healthcaremarketing.com, (09.02.2012).
Stacey L.Gluick,“Think Before You
Tweet: Risks Health Care Professionals Face With Social Media”, 27 Nisan
2011, http://www.corporatecomplianceinsights.com, (06.07.2012).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder